KUYU
Karanlık bir ekranda
beyaz bir renkle 36 ay 16 gün 10 saat yazmakta.
Arka fonda mutlu
insan sesleri yükselmekte. Birinin soluk soluğa koştuğunu nefes alışverişlerini
duyuyoruz. Ayak sesleri yaklaşıyor. Ekrandaki koyu siyah biraz açılıyor. Bir
kadını bir kuyunun başında görüyoruz. Kadın gecenin karanlığında eğilip kuyuya
bakıyor. Kuyuyu kadının gözünden görüyoruz. Gözleri kör eden bir aydınlık
parlak beyazlık. Adeta güneşe bakar gibi, kuyuya bakıyor. Alt açıdan kadının
gözlerini açamadığını ama yüzünde bir tebessüm olduğunu görüyoruz. Kadın
kuyunun duvarına çıkıyor, bir binadan kendi atarcasına kuyuya kendini
bırakıyor. Kadının o kör edici beyazlıkta kollarını açmış uçmakta olduğunu
görüyoruz. Ancak bu kadının gözünden görünen. Kadının aslında hızla bir yerden
aşağı düştüğünü görüyoruz. Kadın kuyunun dibine düşüyor. Kuyunun içinde bir
evren var. Bir adam karanlıklar içinde tüm gri renklerin arasında siyah bir
gölge şeklinde bir kafede camın kenarında oturmuş siyah gazeteyi okuyup siyah
fincandan koyu siyah kahvesini içerken kadının düştüğünü görüyor. Başını tekrar
gazetesine çevirip kahvesini yudumlamaya devam ediyor. Kadını tekrar görüyoruz.
Kadın siyah bir gölgeye dönüşmüş olmanın verdiği şaşkınlıkla ellerine bakıyor.
Camdaki yansımasına bakıyor ve siyah bir gölgeye dönüştüğünü görüyor.
Etrafından tıpkı kendi gibi gölge insanlar geçiyor. Siyahın tonlarından oluşan çevrede
binaların arasında yürüyen, parktaki bankta oturan insanlar, hepsi sessiz.
Sadece kadının nefes alıp verdiği anları duyuyoruz. Ardından bir ses duyuluyor.
Bir flüt sesi. İnsanlar aniden sese doğru kuyunun gökyüzüne bakmaya
başlıyorlar. Hepsi beyaz birer bedene kavuşuyor. Mutluluk sesleri duyuluyor.
Gölgeleri beyaza dönüşüyor ve kadında onlarla birlikte hepsi kendilerini
gökyüzünde uçarken buluyorlar. Bu birkaç saniye bu şekilde devam ediyor.
Ardından yine bir flüt sesiyle hepsi siyah birer gölge olarak yine yere
düşüyorlar. Hızla, parçalanırcasına yere çakılıyorlar. Çamur gibi. Şekilleri
bozuluyor, düştükleri yerde bir süre kalıyorlar ancak daha sonra hiç düşmemiş
gibi kalkıp gündelik hayatlarına devam ediyorlar. Kadını tüm bunları izlerken
görüyoruz. Kuyudan çıkması gerektiğinin farkına varıyor. Düştüğü yere tekrar
koşuyor. Kuyunun duvarlarına tırmanmaya başlıyor. Ancak onun gibi başka
gölgelerinde kuyudan kurtulmaya çalıştıklarını görüyor. Ancak kimi kuyunun duvarında
yeşeren renkli çiçeklere aldanmış onları severek tırmandığı yerde kalmaya devam
ediyor. Kimi daha hırslı inatla tırmanmaya devam ediyor. Çiçekleri geçmiş ancak
beyaz bir yılanın aniden tuğlaların arasından çıkmasıyla tırmandığı yerden
düşmeye başlıyor. Kadın tüm bunları görüyor. Çiçekleri geçiyor. Yılanı geçiyor.
Ardından bir rüyada mutlu kendini kendi suretinde görüyor. Bir bulutun üzerinde
mutlu haline bakıyor. Gözleri kapanıyor, tırmandığı yerden düşmek üzere ancak
bir anda uyanıyor ve tırmanmaya devam ediyor. Kadın kuyudan dışarı çıkıyor.
Ellerine bakıyor, kendi ellerini görüyor. Kuyunun yanından koşarak uzaklaşıyor.
Kuyu bir süre ekranda kalıyor. Kuyunun göründüğü açıdan gün doğumunu ve gün
batımını görüyoruz. Gece olduğunda yine aynı ayak sesleri duyulmaya başlıyor.
Aynı kadın soluk soluğa kuyunun yanına geliyor. Kuyuya eğiliyor. Göz alıcı
parlak beyazlık dışında görünen hiçbir şey yok. Kadın kendini tekrar kuyuya
bırakıyor.