7 Mayıs 2020 Perşembe

GEÇMİŞE SELAM ÇAKMAK

Selam Blog,

Çocukluğumdan bu yana bir şeyler yazıp bir yerlere saklamaya bayılırdım. Bir keresinde yazdığım hikayelerden bir kaçını şeffaf dosyaya sarıp onu da bir poşete koyup bahçeye gömmüştüm. Yıllar yıllar sonra yaşlanıp ak saçlı bir nine olduğumda toprağı kazıp "eeeh bi zamanlar neler yazmışım neler" diye hayaller kuruyordum. Hayattan beklentim oldukça komik geldi şu an. Hayallerle özgüven arasında bir orantı var mı? onu da merak etmedim değil. İnsan ünlü bir yazar filan olduğunu hayal eder en azından içinden bunu kendine sesli söyler. Tabii ki böyle bir hayalim vardı ama öylesi derinde gömülü bir hayal ki. Beni "o yapamaz" diye büyütülen şimdilerde yetişkin ancak içi çocuk kalmış insanlar anlar. Bu da şeye benziyor. Ham meyve. Dışı güneş görmüş ama o güneş bir türlü içine geçememiş ve içi ham kalmış. Her neyse 10 senede hayatımda neler değişti. Bir kere geçmişte asıldığım uğraştığım şeyler için iyi ki uğraşmışım diyorum. Mesela ailemin sözlerine aldırmayıp özel sektörde tutunmaya çalışmam, bir şeyler yapabilmek için gece gündüz uğraşmam hiç biri boşa değilmiş. Güzel günlerde yaşadım, kötü şeylerde ama hayat bu. İnsanlara artık eskisi gibi değer vermiyorum. Yani samimi sevgi sözcükleri bile tamamen çıkar sebebiyle söylenmiş olabiliyor. Sadece kendine güvenmek, sırtını yaslamak için birini aramamak gerek. Beşeri sıfatlarımızdan dolayı illa birine güvenmek ihtiyacı hissediyorsan Allah'a güvenmek, en güzeli. Asla o güven boşa gitmiyor. Hayallerin için bi çizik bile atsan, o ilerde bir şekilde işe yarıyor. Şimdi keşke o zaman daha çok uğraşsaydım diyorum. Yani kendime bile itiraf edemediğim o hayalimin peşinden aşkla koşsaydım da bugün başlangıç seviyede takılmasaydım. Hayatın ne getireceği belli olmaz. 20'li yaşlarım koca bir umutsuzluk bulutuyla birlikte uçtu gitti. Geçmişte yaşamak insana geleceğini kaybettiriyor. O yüzden ben gelecek için güzel şeyler dilemek gerek. Sadece dilemek değil, yazmak, yazmak ve çok daha fazla okumak gerek. Ekmek gibi su gibi bir ihtiyaç bence okumak. Çocukken her kitabı başka bir gezegen olarak hayal ederdim ve kütüphaneler bana bu gezegenlere açılan solucan delikleri gibi gelirdi. Muhteşem bir manzarayı izler gibi hayranlıkla izlerdim kitap raflarını. Sonrasında maalesef ülkemizdeki eğitim sistemine kurban giden hayallerim yüzünden ergenlikle birlikte hayatımdaki önem sıralarında kitaplar çok geriye düştü. Ne zaman elime güzel bir kitap geçse ya ailem ya da vicdanım hep "matematik çalış" bunları sonrada okursun diyordu. İşte orada yanılmıştık. Onları o zaman okumalıydım. Üniversite sınavından bile önemliydiler bence. Yani nasıl anlatsam. Mesela kahvenin ilk kabardığında köpüğünü alabilirsiniz sonrasında söner gider ya bu da öyle bir şey. Yine de geçmişi geçmişte bırakıp gelecek için güzel günler diliyorum kendime. En azından artık istediğim şeyleri daha cesur dile getirip arkasında durabiliyorum. Umarım 10 sene sonra buraya ünlü bir yazar olarak geri dönerim.

                                                                                                                                              Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder